.jpg)
Bizim yörenin her evde bulunan yüklükleri vardır. Sandık üstüne yığılan alta döşek üste yorganlar, en üstte yastıklar konur. Yüklükleri hatırlar mısınız bilmem.. Her evin tenekeden tavus kuşu resimli ağaç sandıklar sıralanır. kıymetlidir onlar analarımız için. içine kıymetli eşyalarını koyalar. Üç etekli öynükler, Suriye ipeğinden kıyafetler, mendiller, elişi oyalar, işleme ve örtüler. Eski kimsenin beğenmeyip attığı sandığı ben aldım köydeki evimin baş köşesine koydum. Bir gün gelir benimde değer verdiğim eşyaları çocuklarım merak eder bulurlar.
Hani şu buram buram sabun kokan yastıklar, Çiçek desenli yorganlar, Yün yataklar ve çocukluğumuzu barındıran yüklükler. Kuş tüyü, kaz tüyü, deve tüyü derken unuttuğumuz yüklükler.. Halbuki bir hatırlasak neler çıkacak ortaya.. Annelerimizin çeyizi.. Anneannelerimizin emeği. Saklambaçların en güzel köşesi. Yitip giden çocukluğumuz gibi Zamana yenik düşen yüklükler.. Köylerde bizim yatak odamız misafir odamız yoktu ki, uzunca bir salon, iki tane odası vardı. ikisinde de yüklüğümüz vardı. Sandığın üzerine yığılmış yatak döşek, yorgan, akşam olunca tahta makata, (sedire) serilirdi. Yorgunluktan kuş tüyü döşek sanardık, çaputtan döşeği, daha lüksüde vardı yün döşeklerdi. Yastığımız kepekten dikilmiş, basma geçirilmiş uzunca bir yastıktı. Üzerine ince yünden yapılmış işlemeli yüz yastığı vardı. O diğerine göre lükstü. Şimdiki gibi küstüm yastığı da yoktu. Bir yastıkta kocasın derlerdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder