Haber: Ahmet Şimşek
Mevlânâ Hazretleri, Mecâlis-i Seb’a isimli eserinde şu hikâyeye yer verir:
Veresiye et satan kasabın biri hesap tutmak için bir genci işe almıştı. Ona:
“–Falana şu kadar, filâna bu kadar et verilmiştir.” diye yazdırırdı. Günün birinde bir kuş gelerek bir parça et kaptı. Kasap, hemen kâtibe;
“–Kuşa da yüz dirhem et, diye unutmadan yaz!” dedi.
Aynı kuş başka bir gün yine âdeti vechile gelmişti. Kasap tuzak kurduğu için onu yakaladı, derhal başını keserek diğerlerine ibret olsun diye yüksekçe bir yere astı. Bu sefer kâtip, kasaba:
“–Senin alacağını evvelce kuşun hesâbına yazmıştım, şimdi kuşun hakkını senin hesâbına kaç kuruş olarak yazayım?” dedi. Kasap bir feryat kopardı ve:
“–Etin hesâbı kolaydır, fakat başın hesâbını isterlerse ne yaparım?” diye ağlamaya başladı.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 2, Erkam Yayınları
Veresiye et satan kasabın biri hesap tutmak için bir genci işe almıştı. Ona:
“–Falana şu kadar, filâna bu kadar et verilmiştir.” diye yazdırırdı. Günün birinde bir kuş gelerek bir parça et kaptı. Kasap, hemen kâtibe;
“–Kuşa da yüz dirhem et, diye unutmadan yaz!” dedi.
Aynı kuş başka bir gün yine âdeti vechile gelmişti. Kasap tuzak kurduğu için onu yakaladı, derhal başını keserek diğerlerine ibret olsun diye yüksekçe bir yere astı. Bu sefer kâtip, kasaba:
“–Senin alacağını evvelce kuşun hesâbına yazmıştım, şimdi kuşun hakkını senin hesâbına kaç kuruş olarak yazayım?” dedi. Kasap bir feryat kopardı ve:
“–Etin hesâbı kolaydır, fakat başın hesâbını isterlerse ne yaparım?” diye ağlamaya başladı.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 2, Erkam Yayınları
Bu hikayeyi buraya koydum. Müslüman haklı da olsa, cezalandırmakta bile sınırsız ve fütursuz olmamalı. Günah işlemekte sınır tanımayan azgın ve sapkın bir toplum olma yolunda yarış ediliyor. Zamane insanları ne çabuk bu hale geldi. Bu toprağın altı var, hesap kitap var, cennet cehennem var, kul hakkı var. Çok uzak değil aslında, bir nefes kadar yakın olan ecel teri döküp ahirete yolculuğumuzun başladığında bütün sevaplarının yetmeyeceği, işlediğimiz günahın bedelini verme ve kul hakkı ödemekte paramızın, pulumuzun geçmediği, o zaman mahkeme-i kübra da. Allah işimizi kolay etsin. Samsun Çarşamba' da çalıştığım bir dönemde ayakkabı ustası bir arkadaşım vardı. Hani Çarşamba ayakkabısı meşhurdur. Maaş almaya 15-20 kalmıştı. Bir çift ayakkabı aldım giydim, yaz abi dedim deftere. Yazmam dedi. Allah Allah dedim niye ki dedim, ya unutursak bana ne o senin sorunun; sen yaz unutma dedi. Ayakkabıcı abi haklıymış unutursam kul hakkıyla gidersem nice olurdu halim. aslında herkes her şeyi pekala iyi biliyor da.
Mangalda kül bırakmayanlara selam olsun, onlara mangal hikayesini bile anlatsak, külü var derler ya. Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az. Hadi ahirette kolay hesap vermeniz dileğiyle.