1977 – 1978 li yıllarda Köylerimize patoz gelirdi. Küçük patozlar vardı. İşler küçük patozlarda çok uzuyor, iş yapana da yaptıranda pahalı geliyordu. Tüm köylülerin hepsi patoz alamıyorlardı. Bir veya iki kişi patoz alır, diğer çifçiler patozu olanlara saat ücretiyle harman sürdürürlerdi. Daha sonraki yıllarda büyük patozlar çıktı. Ağzı dev gibi patozlardı. Bizim köye ve çevre köylere Büyük patozlar, Samsun Terme ilçesinden gelirdi. O yüzden biz büyük patozlara çok sap yiyor diye terme patozu diyorduk.
Büyük patozun görüntüsü, sanki koca bir dev ağzını açmış,
insanı yiyecek gibi bakıyordu. Kemlikle ( uzun ekin saplarından veya ırmak kenarından biçilen kamıştan yapılmış bağlamaya yarayan ottan ip) bir nevi bağlanan
ekin sapları çözülerek patozun ağzına verilirdi. Büyük patozların ağzına yetişmek
zor olduğundan ağaç dirgen yardımıyla kemliği çezilmiş, calazlar patozun ağzına
verilirdi. Saplar yaş olursa patoz sapları gever dövemez, iş uzardı. Bazen çalarları
patoza atarken farkında olmadan taşlar karışır patoza giden taşlar tangır
tungur ses çıkarır, patozun bazı parçaları arıza verirdi. Patoz durdurulur,
arıza tespit edilir, kopan kırılan yer sökülüp kaynakçıya tamire gidilirdi.
Zamanla çifçiler bu patoz çalıştırma ve tamir yapma yaptırma konusunda
ustalaştılar. Bilalların Memedin Çukuryer mevkiindeki tarlasında patozla harman
dövüyorlardı. Terme Patozu dedğimiz büyük
patoz ile harman sürerken, patozdan tangır tungur sesleri gelmeye başladı.
Bizler yandaki tarlalarda ekin biçiyorduk. Ne olduğunu merak ettik. Patozun
yanına gittiğimize ağaç dirgen patozun içine kaçmış, dirgeni paramparça
etmişti. Dirgenin ağaç olması patoza zarar vermeden koşup traktörü durdurmuştu
patoz sahibi. Bu patoz denilen alet nasılda canavara benziyor, ağzına ne gelse
yiyor, ne yese doymuyor, bu alet çalımı acaba, motur (Traktör) olmasa da kendi
kendine çalışırmı acaba, ya çalışırsa bizi yerse diye çocuk aklımla bir sürü
hayeller kurmuştum. Yok gerçekten düvenlerle harman sürme işinden sonra bu
patoz asrın icadıydı diye düşündüm.
Patoz dövmek için en az 5-6 kişi gerekirdi.
Bir kişi buğday yığınından dirgen ile patozun önüne sap atar, bir kişi patozun
önüne düşen sağları Patozun ağzına atar, hatta iş hızlı olsun diye buğday saplarını
açıp patozun ağzına veren kişiye yardım e der. İki kişi patozdan çıkan
buğdayları çuvallar, kenara çeker. Bir kişide patozun arka bölümünde kaçan
buğdayların elendiği eleği konrol eder, biriken buğdayları kalburla, elenmek
üzere bir yerde biriktirir.
Patoz traktöre kayışla bağlı çalışan bir asrın
icadı bir aletti. Traktörün arka büyük teker arka orta bölümünde dinamo gibi gaz
verince dönen bir bölüme yuvarlak kasnak
takılır, patoz ile traktör üzerindeki kasnakları kayış ile çevirerek patozun çalıştırılması
sağlanırdı. Kayışın takma şekli ise
dönüş yönü ile ilgili, traktör ve patoz bir birine sırt verir şekilde duruyor.
Bu nedenle traktör kendi önüne doğru kuyruk milini çeviriyor. Patozun ise kendi
önüne doğru dönmesi gerekli, kayşı o şekilde burkunca alt üst olan kayış
makinaler ters olsa dahi doğru yönde dönmeyi sağlıyor.
Patoz devri bittimi? Hayır tabiki bitmedi.
Her ne kadar biçerdöverler çıksa da işler bir günde koca koca tarlalar sürülüp,
buğdaylar remorklara doldurulup, ilçedeki zahirecilerin yolunu tutsa da patozlar
hala reyaçta ve kullanılıyor. Biçerdöverden arta kalan buğday sapları balya
yapılsa da, bir kısım çiftçilerimiz kalan samanı patozla dövüp inceltiyorlar. Hatta
yeşilini biçip kuruttukları otları bu patozlar sayesinde inceltip saman haline
getiriyorlar. Kırsal kesimde, dağlık alanlarda biçerdöverin giremediği
tarlalarda biçilen buğdayları yine patozlar sayesinde dövüp köylü buğdayımı ambarına
koyuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder