GENEL MESAJ

3 Haziran 2022 Cuma

DENİZİN DİBİNDE HATÇAM - TÜRKÜLERİN HİKAYESİ.

   

    Arkadaşlar, 1950'li yıllarda Burdur'un Arvallı kasabasından Hatce adında biri Antalya'da birine kaçar. böyle olaylar köylük yerde büyük olaylardır. Halk arasında söylentiler dedikodular homurdanmalar yapılırken, 6 ay sonra Arvallı'nın 4 km. üstünde bir yayla köyü olan Kayış'dan yine HATCE adında bir kız, hem de sözlüyken Arvallı'lı bir çobana kaçar. Önceki homurdanmalar varken halk mani yazmaya hazırdır zaten. Rahmetli büyük usta Özay Gönlüm'ün dediği gibi: "Halk denen büyük usta, bir Türkü yakıverir bu hususta". İşte bu türkü Kayış'lı Hatca'ya yakılmıştır. Sözlerini de yazan gene Kayış'lı mahalli sanatcı İbrahim Can emmidir (TRT sanatçısı İbrahim Can değil isim benzerliği). Bizzat kendisini de tanırım köylümdür. Çok oturup konuşmuşluğumuz vardır. Halk içinde manileşme oluşmaya başlamıştır zaten Ona fazla birşey düşmemiştir. Şimdi Türkünün sözlerine açıklık getireyim: Arvallı, Kayış'dan bakıldığında aşağıda yer alan hele sis duman çöktümü sanki bir deniz gibi duran zengin bir kasabadır. Hafif sis duman olduğunda Kayışlı'lar Arvallı'ya "Vay bee gappa Arvallı gene deniz oldu be deniz..." derler. Bu benzetme hala söylenir. Çünkü sizlerde gelin Kayışdan  Arvallı'ya bakın siz de bu sözü söylersiniz. Adeta bir havuza atlar gibi atlayasınız gelir. Dedik ya Arvallı az zengin. Kayışlılar evlerinin kapı ve pencerelerini dilmeden yani ağaçtan yaparken, o yıllar yeni moda parası olanlar demirden yapmaktadırlar. İşte bu evler güya denizin altında rutubet içinde çukurdadır. İşte "DENİZİN DİBİNDE DEMİRDEN EVLER" bu dur. O KINALI parmaklarda... Hatca'nın sözlü olduğunu ifade eder.