RAHMET VE ŞEVKATİN YÖNÜ-KÖŞE YAZISI

Bir yazıda ben yazayım. ŞEVKAT VE RAHMET
Ahkam kesip akılda vermek istemiyorum. Nedenlere cevap olurmu bilmiyorum. Kaynak Tefsirden; İnsan oğluna Allah yani rabbim rahmetinin ve şevkatinin 100 de birini vermiş. İnsanoğluda bunu kendinden küçük nesline doğru rahmet ve şevkati kullanıyor. neden mi? fıtrat öle yaradılış öle,çocuğuna, torununa, torununun çocuğuna acaip bir şefkat besliyor canını veriyor, uğruna fırtına olup koşuyor, yemiyor yediriyor içimiyor içiriyor. İnsan işte kensine verilen şevkati kullanıyor. Onlara tehlike gelecegini sezse arslan kesiliyor. Nasıl bir tavuğun yavrusu korumak için köpegin ağzına savunma mekanizması ile kafasını bile sokuyor, yani canını ortaya koyuyor. Yukarı doğru yani ana, baba, ebe, dede burada şevkat ve rahmet duygusu verilmemiş, Neden? hani derler ya cennet anaların ayağı altında diye. Şimdi insan neslinin yukarı doğru bakan kısmına rahmet ve şevkatini çevirebilirse, aşağı Allah vergisi, bize konulan şifre zaten. Yukarı işte orda cennet kazanılmaya başlıyor. Anasına, babasına, ebesine, dedesine bakılan, yapılan iyilikler, işte cennet analarının altına böyle seriliyor. bedavadan cennet yok. O zaman halk diliyle söylüyorum. İnsan sıkışınca babasını bu yüzden çok arıyorsunuz. Yere düşünce, canı yanınca anam diye inliyor. Şimdi bizler ana ve baba olduk, analarımızı, babalarımızı çoğumuz ahirete yolcu ettik. Şimdi sıra bizde analarımızın babalarımızın yaptıkları ve yaşadıkları yolda , izlerinde yürümek zorundayız. Ana ve babamıza rahmet ve şevkatimizi eksik etmemeliyiz, yaşıyorsa koşarak hizmetinde bulunmalıyız, ahirete intikal etmişse, dualarımızı ve yaptığımız hayır ve hasenatları onlara göndermeliyiz. Ama yinede sizler yürekli bir kardeşlerimizsininiz. Tabi bu devirde Elif gibi dosdoğru olmak zor, egilip bükülmek kolay ama, oda insanın şerefini edebini kaybetmeye yol açıyor. Ey nefsim Elif gibi dosdoğru. Yolun hak yolu, olsun. Allah var gam yok. Uzun bir yazı oldu hakkınızı helal ediniz. Saygılar.
                                                              Ahmet ŞİMŞEK
                                                              Bir garip yolcu.
CENNET BAHÇELERİNDEN BİR BAHÇE, YÜREKLERDEKİ DERİN SEVDA İŞTE ARPADERESİ ARPADERESİ KÖYÜ- TAŞOVA- AMASYA

BİRAZ DA MAĞAZİN-HEMŞİRE SUS

  Hastanelerde hepimizi susturan Bayan Sus fotoğrafındaki Dilek Tunca, hikayesini OT dergisine böyle anlatmıştı... ''Hiç unutmuyorum, 1976 senesinin yazıydı.Turizm işimle ilgili Almanya’dan döndüğüm gün annem söyledi “Seni ajanstan aradılar” diye. İstanbul Reklam Ajansı’ydı, Cağaloğlu’nde. Şimdi kapandı tabii. Hatta döndüğümün ertesi günü çekildi o fotoğraf. Şişli’de yaşıyordum. Babam Subay emeklisi, annem terziydi.O dönem Turizmciydim, aynı zamanda mankenlik yapıyordum. Şimdiki kadar çok manken yoktu. Biz 10-12 kişi kadardık. Simla Kantarcıoğlu, Başak Gürsoy, Fatoş Altınkum’lar filan. Ertesi gün hemen gittim ajansa. Yurtoğlu ilaç firması, hastanelere ‘Sus Pankartı’ yaptırmak istiyormuş. Firma beni seçmiş. O zamanlar ‘kast ajansı’ diye bir şey yoktu. Reklam ajansları birbirine haber verirdi. Bağlı olduğumuz bir ajans da yoktu. Hepimiz birbirimizi tanırdık. Ekspozisyonlara 1-2 kişi çıkardık. Rozet Konfeksiyon için hep beraber çektirdiğimiz fotoğraflarımızda vardır.