GENEL MESAJ

6 Haziran 2023 Salı

ARPADERESİ KÖYÜ TARİHÇESİ


Amasya Taşova Arpaderesi köyü tarihçesine bir pencere açalım dedik.
Arpaderesi köyü kuruluşu 1800 lü yıllara dayanıyor. Bir rivayete göre Tekelüze (Gürsu) köyünden ayrıldığı yazılsa söylense de büyüklerimizden ve kayıtlardan araştırdık. Ulaştığımız bilgileri sizlerle paylaşacağız. Köyagasigil sülalesinden Mustafa beyin oğullarından Merhum İsmail ATALAY' ın hayatta iken kendisinden derlenen bilgilere göre;
    Arpaderesi Köyü Osmanlı döneminde Amasya Valiliğinde Paşa olarak görev yapan Abdullah Paşa dönemin Osmanlı hükümetine çok hizmetlerde bulunmuştur. Amasya merkeze çeşitli Camii, Hamam ve çeşitli mimari yapılar yaptırmıştır. Dönemin Amasya Valisinin ve Osmanlı hükümetine hizmetler ve başarılı hizmetlerinin karşılığında Abdullah Paşaya genişçe bir toprak verir. Abdullah Paşanın oğlu Kerim bey Amasya İl merkezinde 1502 yılında yapılan sofular camii ikinci Beyazıt zamanı defterdarı kerim bey tarafından, babası Abdullah paşa adına yaptırılmıştır. Cami yıllara meydan okumuş halen Camii olarak hizmete açıktır. Yine Mustafabey tarafından Mustafa bey Camiisi Amasya' da hizmet etmektedir. Kerim bey ve babası Abdullah Paşa, Mustafabey; Amasya Taşova Arpaderesi köyünden köyağasigil sülalesinin dedeleridir.


    Kurtuluş savaşı sıralarında Bölgede Ermeni, Rus işgaliyle savunma için savaşan Mustafa bey Osmanlı hükümetince babası Abdullah paşaya verilen topraklarda etkin bir mücadele verir. Bölgeyi adım, adım bilen Mustafa bey Abdullah paşa dedesinin tüm gayrimenkul ve camii, han, hamam ve diğer mimari yapıları vakıfa devir eder. Yakın Zamana kadar Mustafa beyin evlatları İsmail ATALAY tarafından muhafaza edilen devir evrakları saklanmakta idi. Osmanlı hükümeti ile arası oldukça iyi olan Abdullah Paşanın torunları Amasya merkezden ayrılırlar.
    Abdullah Paşanın torunları Mustafa bey yanına aile efradını ve kardeşini de alır, şimdiki yemişen bükü, Yeni adı Taşova ırmak kenarına yerleşmeye karar verir. Bir süre orada kalırlar. Kendi aralarında istişare ederler. Amasya' da zaten ırmak kenarındaydık, buradan ayrılalım daha sakin ve sivri sineklerin olmadığı havadar bir yere yerleşmeye karar veririler. Şimdiki Tekelüze yaylası olan Eskiköy' e gülleyük denilen suyun çıktığı yere yerleşirler.
    İki kardeş birisi çifçliği üslenir, diğeri hayvanları alır, kendi aile efradiyle şimdiki Harmancuk yaylasına, yaylaya çıkar. Arazilerdeki ürünlerin hasat zamanı köyde tarım ile uğraşan kardeş, yayladaki kardeşine haber gönderir. Yayladaki hayvancılıkla uğraşan kardeşine derki, hayvanları al gel, hasat yapalım der. Kardeşi gelmez. Tekrar haber gönderir, süre verir. Gelirsen gel gelmezsen bir daha gelme der. Yayladaki hayvancılıkla uğraşan kardeşi yine gelmez. Eskiköy Tekelüze (Gürsu) yaylasında kalan Mustafa bey tarım yapmak için şimdiki Arpaderesi köyü, köy deresinin üst tarafı olan yerleşim yeri olan köyün üst tarafına kardeşini beklemez iner,  yerleşirler. Geniş kapsamlı hatırı sayılır kalabalık köyağasigil sülaleleri köyde yaşamlarını idame ettirmişlerdir. Soyadı kanunu çıktığında köyağasigil ayrı ayrı  (ATALAY, BOLAT, ÖZÇELİK, YILDIZ, DENİZ ) 
soyadlar almış hala kullanılmaktadırlar.
     Tarımla uğraşan abi ise (Mustafa bey) Arpaderesi köyüne gelmiştir. Arpaderesi köyünü kurmuş, oraya yerleşmiştir. Mustafa bey etraftaki sülalelerin tarlalarının başlarında, ikamet eden Yörük ve Türkmen sülalelere köy merkezindeki arazileri bila bedel karşılıksız hibe eder.  Köyün evvelki adı Balaklu oba köyüdür. 
 Balaklu oba köyünün 20 hane olduğu 1840 yılı kayıtlarında görülmektedir.
    Köyümüzün Kuzey batısındaki donuzluk deresinin kenarında, köyün küçük mezarlık diye tanımladığı mezarlığın batısında Arpaderesi mevkii vardır. Bu mevkiinin ismi köyümüze verilmiş olup, Köyümüze ARPADERESİ ismi konmuştur. 
    Daha sonra bu yerleşim yerine O dönemde Köyümüzün diğer halkı herkes, köyün kenarlarındaki arazilerde konumlanmış, ikamet ediyorlarmış. Mustafabey ve ailesinin geldiğini ve yerleştiğini duyan çevredeki sülaleler şimdiki köyümüzün bulunduğu mevkiye gelir yerleşirler.
    Mustafa beyin kardeşi ise yayla zamanı bitince hayvanları alır şimdiki (Tekelüze) Gürsu Yaylasının bulunduğu Eskiköy mevkiine gelir.  Bir süre daha Eskiköyde kaldıktan sonra şimdiki Tekelüze (Gürsu) köy merkezinin bulunduğu yere iner ve yerleşir. Böylece Tekelüze (Gürsu) köyü kuruluşu gerçekleşir. Çevre köylerden katılanlar sayesinde Tekelüze köyüde büyümüş ve kalabalıklaşmıştır.
   Yani Tekelüze ile Arpaderesi köyü İki kardeş tarafından kurulmuş ve kuruluşu aynı senelere isabet eder. İki köyün arazisi birbiri ile karışmıştır. İki köylüler, birbirlerine hem köy, hem yayla, hemde tarla komşudur. Harmancuk Yaylasına Arpaderesinde yaşayan Mustafa bey yaylacılığa gider. Eskiköy yaylasına ise Teleküze (Gürsu) köyündeki kardeş yaylacılığa gider.   
    Çevremizdeki bütün köy ve kasabaların isimleri değiştiği halde Arpaderesi' nin ismi değişmemiştir.  İki kardeşin anlaşamaması neticesinde Arpaderesi'nde oturan kardeş 1877 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında batıya göç eden Yörük-Türkmen gruplarına "gelin, burda oturun, işte size tarla tapan, ev yeri" bila bedel (Bedelsiz, karşılıksız) davet etmiştir. Türkiye' nin çeşitli illerinden gelip köyün çevresinde konumlanmış, Oğuz boyu Yörük ve Türkmen sülaleleri Mustafa beyin çağrısına olumlu cevap vermiş, Mustafa beyin ve sülalelerin gayretleriyle köy kurulmuştur. 
    Köyağasigil sülalesi Çevre İlçe, Nahiye, köyler (Erbaa, Sonusa, Taşova Ladik, Destek, Sepetli, Oba, Alpaslan, Tekelüze ) ve köy çevresinde konumlanıp davet üzerine Arpaderesine yerleşen sülaleler ile kız alıp vermek suretiyle akrabalık bağlarını kuvvetlendirmişlerdir. Mustafa bey bu birleştirici önderliği sayesinde akrabalıklar sülaleler kaynaşmışlar. 
 Çevre köylerimizden de gelenler olmuş ve Köyümüz çok kalabalıklaşmıştır. Köyün batısında şimdiki dökme tepe denilen bölgede köyün eski mezarlığı bulunmaktadır. Bu mezarlıktaki mezar taşlarının oyma taşlardan sarıklı başlıklar bulunan mezarlar bulunmaktadır. Bu sarıklı, oyma taşlarda gösteriyor ki köyün geçmişi hem eskiye dayanıyor, hem de önemli zatların ebedi istiratğahı mezarlığın mimari yapısı sıradan olmadığı görülmektedir.  
    Köyümüz 1943 yılı Erbaa - Lâdik – arasının çok yoğun etkilendiği deprem meydana gelir. Bu deprem 26–27 Kasım 1943 gecesi saat 02.30’da gerçekleşti. Depremden kaçarak kurtulanlar o geceki acı manzarayı hatıralarında hep taze tutarak anlatırlar. Sanki şimdi yaşarmış gibi üzülürler. Köyümüzün evleri ahşap kerpiçden olduğu için çok can kaybı ve yaralanmamalar oldu. Deprem sabaha kadar aralıklarla sürdü. Köyümüzdeki çoğu evlerin alt katları ahır olduğu için hayvanlar öldü. Köyümüzün halkı için hayvanların ölümü de büyük bir acıydı. Çünkü köylülerimizin geçim kaynağı hayvancılık ve tarımdı. Tarım hayvanlarla yapılıyordu. Köyümüze İlk elektirk 1978 yılında geldi. 1980. li yıllarda köyümüz Ekonomik nedenlerle çevremizdeki köyler gibi İstanbul' a büyük göç verdi. Günümüzde sevindirici olay oldu, emekli olan büyüklerimiz köyümüze geri dönerek betonarme ev yapmaya başladılar. Şu anda Arpaderesi köyünde 105 hane ikamet etmektedir.  Köyümüz modern bir şekil almaya başladı. Geriye dönüş hızla devam etmektedir.
    2021 yılı Aralık ayında Arpaderesi Köyü Camii Yaptırma ve yaşatma derneği kuruldu. Eski Camii yıkılarak en kısa zamanda 300 kişilik 3 katlı camii inşaatı başlanıldı. Arpaderesi köylüleri başta olmak üzere, Büyükşehirlerde yaşayan Arpaderesi köyü halkı, çevresindeki tanıdıkları, Tüm İlçe merkez ve köylerinin bağış ve desteği, Taşova Gazetesinin gündemde tutarak geniş kitlelere duyurması neticesinde Tüm Türkiye' deki hayır severlerin katkıları sayesinde iki buçuk sene içerisinde Camii inşaatı tamamlandı. Camii ve camiinin diğer müştemilatının eksiklikleri tamamlanmaya çalışılmaktadır.
Kaynak: İsmail ATALAY
Hazırlayan: Ahmet ŞİMŞEK


 
 İsmail ATALAY


Abdulah Paşa ATALAY ve oğlu Feza Çavuş.



Soldan 1 Dursun dayı(Esmenin Dursun) 2 Ömer LİMON (Selimlerin Ömer dayı) 3 Abdürrahim öğretmen sepetliden 4 tanimiyom 5 Davut ÖDÜBEK dayımız. Fotoğrafta tanıdıklarınız varsa bizlerle paylaşınız. Bu tür Elinizde tarihi fotoğraflar ve büyüklerimizin resimleri varsa bizlerle paylaşınız.

CENNET BAHÇELERİNDEN BİR BAHÇE, YÜREKLERDEKİ DERİN SEVDA İŞTE ARPADERESİ ARPADERESİ KÖYÜ- TAŞOVA- AMASYA

ARPADERESİ TARİHÇESİ.

Amasya Taşova Arpaderesi köyü tarihçesine bir pencere açalım dedik. 
Arpaderesi köyü kuruluşu 1800 lü yıllara dayanıyor. Bir rivayete göre  Tekelüze (Gürsu) köyünden ayrıldığı yazılsa söylense de büyüklerimizden ve kayıtlardan araştırdık. Ulaştığımız bilgileri sizlerle paylaşacağız. Köyagasigil sülalesinden İsmail ATALAY' dan aldığımız bilgilere göre;
    Arpaderesi Köyü Osmanlı döneminde Amasya Valiliğinde Paşa olarak görev yapan Mustafa bey, dönemin Osmanlı hükümetine çok hizmetlerde bulunmuştur. Amasya merkeze çeşitli Mustafa bey Camii, Hamamı yaptırmıştır. Hizmetlerinin karşılığından Mustafa beye Osmanlı hükümeti bu hizmetlerinden dolayı istediğin zaman istediğin yere yerleşebilir, Valinin emriyle yerleştiğin yeri bize bildirdiğinde Mustafa bey adına o bölge verilecektir denir. Mustafa bey yanına aile efradını ve kardeşini de alır, şimdiki yemişen bükü, Yeni adı Taşova ırmak kenarına yerleşmeye karar verir. Bir süre orada kalırlar. Kendi aralarında istişare ederler. Amasya' da  zaten ırmak kenarındaydık, buradan ayrılalım daha sakin ve sivri sineklerin olmadığı havadar bir yere yerleşmeye karar veririler. Şimdiki  Köy deresinin üst tarafı olan ATALAY, BOLAT, ÖZÇELİK soyadlı köyagasigil sülalelerin yerleşim yeri olan köyün üst tarafına yerleşirler. İki kardeş birisi çiftçliği üslenir, diğeri hayvanları alır, kendi aile etradıyle yaylaya çıkar. Arazilerdeki ürünlerin hasat  zamanı köyde tarım ile uğraşan kardeş, yayladaki kardeşine haber gönderir. Yayladaki  hayvancılıkla uğraşan kardeşine derki, hayvanları al gel, hasat yapalım der. Kardeşi gelmez. Tekrar haber gönderir, süre verir. Gelirsen gel gelmezsen bir daha gelme der. Yayladaki hayancılıkla uğraşan kardeşi gelmez. Yayla zamanı bitince hayvanları alır şimdiki Tekelüze (Gürsu) köyüne gelir. Oraya yerleşir. Tarımla uğraşan abi ise Arpaderesi köyünü kurmuş oraya yerleşmiştir. Mustafa bey Etraftaki sülalelerin tarlalarının başlarında, ikamet eden sülalelere köy merkezindeki arazileri ücretsiz ve karşılıksız hibe eder. Köyün evvelki adı Balaklu oba köyüdür. 
Balaklu oba köyünün 20 hane olduğu 1840 yılı kayıtlarında görülmektedir.  
Köyümüzün Kuzey batısındaki donuzluk deresinin kenarında, köyün küçük mezarlık diye tanımladığı mezarlığın batısında Arpaderesi mevkii vardır.  Bu mevkiinin ismi köyümüze verilmiş olup, Köyümüze ARPADERESİ ismi konmuştur. Daha sonra bu yerleşim yerine O dönemde Köyümüzün diğer halkı herkes kendi tarlasının içinde ikamet ediyormuş, Mustafabey ve ailesinin geldiğini ve yerleştiğini duyan çevredeki sülaler şimdiki köyümüzün bulunduğu mevkiye gelir yerleşirler. Çevre köylerimizden de gelenler olmuş ve Köyümüz çok kalabalıklaşmıştır. Şu anda köyümüz yaklaşık 100 hane ikamet ettiği tahmin edilmektedir. Çevremizdeki bütün köy ve kasabaların isimleri değiştiği halde Arpaderesinin ismi değişmemiştir.
       Köyümüz 1943 yılı Erbaa - Lâdik – arasının çok yoğun etkilendiği deprem meydana gelir.  Bu deprem 26–27 Kasım 1943 gecesi saat 02.30’da gerçekleşti. Depremden kaçarak kurtulanlar o geceki acı manzarayı hatıralarında hep taze tutarak anlatırlar. Sanki şimdiyaşarmış gibi üzülürler. Köyümüzün evleri ahşap kerpiçden olduğu için çok can kaybı ve yaralanmamalar oldu. Deprem sabaha kadar aralıklarla sürdü. Köyümüzdeki çoğu evlerin alt katları ahır olduğu için hayvanlar öldü. Köyümüzün halkı için hayvanların ölümü de büyük bir acıydı. Çünkü köylülerimizin geçim kaynağı hayvancılık ve tarımdı. Tarım hayvanlarla yapılıyordu. Köyümüze İlk elektirk 1978 yılında geldi. 1980. li yıllarda köyümüz Ekonomik nedenlerle çevremizdeki köyler gibi İstanbul' a büyük göç verdi. Günümüzde sevindirici olay oldu, emekli olan büyüklerimiz köyümüze geri dönerek betonarme ev yapmaya başladılar. Köyümüz modern bir şekil almaya başladı. Geriye dönüş hızla devam etmektedir.
Hazırlayan: Ahmet ŞİMŞEK

Bu cümleden, bizim sülale TANGALLAR ilk geldiklerinde Tekkenin Aralık'a konmuşlar ve "kara kıl çadırlı malcılar" geldi denilmiştir. Tangallar sülalesi Erzincan yöresinden gelmiştir.Geldikleri mahal bilinmemekle beraber Erzincan Eğin'den(Kemaliye) olduğunu tahmin ediyorum. (Bu bilgiyi rahmetli Necip Dayı 82 yaşındayken anlattı. O da meseleyi 12-13 yaşındayken 100 yaşındaki Medine Halasından dinlemiş.) Köyümüzde çeşitli ilçelerden gelenlerde olmuş. Sülekler'in Kavak'tan geldiğini yine Necip Dayı'dan dinlemiştim."


CENNET BAHÇELERİNDEN BİR BAHÇE, YÜREKLERDEKİ DERİN SEVDA İŞTE ARPADERESİ ARPADERESİ KÖYÜ- TAŞOVA- AMASYA