Halk
takvimi; bir bölge insanının kültürel miras olarak kazandığı doğal olgularla, toplumsal
kurumlar ve olgular arasındaki uzun süreli deneyimlere dayalı ilişkilerin kurulduğu
tarihsel, töresel, dinsel, eğitsel,
inançsal, hukuksal, tarımsal, siyasal, ekonomik bağın anımsama ve anımsatma görevini üstlenmiş olan zaman-hayat
ikilisinin bir dizgesi olarak tanımlayabiliriz.
GÜNLERİN, HAFTALARIN VE AYLARIN
ADLANDIRILIŞI
Halk gelenekleriyle geçmişte belli bir olayın
zamanını göstermek için halk dilinde örneklerine sık sık rastlanan yöntem
toplumun yaşamında iz bırakmış önemli bir olayın bellek - taşı olarak
alınmasıdır: Seferberlik (1914-1918 Savaşı), 93 harbi (1876), Balkan Harbi
(1912), Erzincan Depremi (1939) gibi...Gece ve gündüz, güneşin batması ile doğması arasındaki zaman bölümleridir. Ancak batıdakinden farklı olarak bizde gün, akşam güneşin batmasından başlar: Örneğin; perşembe günü güneş battıktan sonrası ertesi gün güneş batmasına kadar cuma sayılır.
Haftanın günleri herkesçe "resmi" adları ile bilinmekle birlikte, bölgelere, kasabalara göre özel adlar taşıyan günler vardır. Örneğin, Denizli'nin Çal İlçesinde perşembe günü cuma akşamı, pazar günü gireği, çarşamba günü ışıklı olarak adlandırılmaktadır. Günlerin bu şekilde değişik isimler alması bölgede ticaret merkezi olarak pazar kurulan yerlere göre olmaktadır.
Yaşamlarını çiftçilik ve hayvancılık ile sürdüren toplulukların takvimleri mevsimlerin ve her mevsimin içindeki bölümlenmelerin yıl içinde, her defasında aynı hava şartlarına rastladığı bir düzende olacaktır. Nitekim bu çevrelerin halk takvimleri güneş takviminden pek farklı değildir; aynı ilkeye dayanır. Ancak ayların adlarında ve bölümlerinde, türlü etkenlerden gelme çeşitlenmeler görülür. Örneğin Denizli'nin Çal İlçesi'nde her mevsim iki aydan oluşmak koşuluyla yıl sekiz aya bölünmektedir.
Bahar: Mart (22 Mart - 5 Mayıs)
Hıdırellez: (5 Mayıs - 21 Haziran)
Yaz: Gündönümü (22 Haziran - 13 Ağustos) / Ağustos (14 Ağustos - 21 Eylül)
Güz: Güz (22 Eylül - 5 Kasım) / Kasım (6 Kasım - 21 Aralık)
Kış: Zemheri (22 Aralık - 31 Ocak) / Karakış (1 Şubat - 21 Mart)
Giresun'da ayların daha farklı adlandırıldığını görüyoruz: Zemheri (Ocak), Gücük (Şubat), Mart (Mart), Abrul (Nisan), Mayıs (Mayıs), Kiraz (Haziran), Orak (Temmuz), Ağustos (Ağustos), Haç Ayı (Eylül), Avara (Ekim), Koç Ayı (Kasım), Karakış (Aralık).
Halk takvimlerinin çoğunda kış aylarından birini, ya da birinin bir bölümünü gösteren Karakış deyimindeki kara sıfatı olumsuzluk anlamı yüklenmiştir. Bu dönem köylünün iş göremediği ve en çok sıkıntılı günlerini anlatan dönemdir. Avara olarak anlatılan dönem ekim işlerinin bitip çiftçinin boş kaldığı zamandır.
Birçok yöre takviminde şubat öteki aylara oranla kısalığı bakımından Gücük olarak adlandırılmıştır. Ekim, hayvancılık, meyvecilik işlerinin yapıldığı zamanlara göre takvimlerin deyimleri oluşmuştur: Koç Ayı (Koç Katımının yapıldığı ay), Orakayı Kiraz ayı gibi.
Anadolu takvimlerinde koç katımını gösteren dönemlerden başka döl dökümü, kuzu ayı (Kars'ta Mart için) döl başı deyimleriyle de belirli mevsim bölünmeleri gösterilmiştir. Bu dönemlerin resmi takvimde aynı aylara veya dönemlere rastlaması düşünülemez.
Yılın mevsimlere bölünmesindeki en yaygın kural: yılı kasım ve hıdırellez olarak ikiye bölmektedir. Kasım, resmi takvim takvimindeki Kasım ayı başında başlar 6 Mayıs'a kadar sürer, Hıdırellez ise 6 Mayıs'ta başlayıp Kasım'a kadar sürer.
Anadolu'nun doğu bölgeleriyle,öteki bölgelerde özellikle Alevi topluluklar arasında nevruz (22 Mart, eski martın dokuzu) yılbaşı sayılır. Bu tarih, ilkbaharın başlangıcı olarak bir çok kültürde yılbaşı sayılmıştır.
Doğu Anadolu geleneklerinde nevruzu, Nuh Peygamber'in gemisinden çıkıp Ağrı'nın tepesinden yanındakilerle Sürmeli Çukuru'na indiği gün sayma inanışına rastlanmaktadır. Narlıdere Tahtacılarının inanışlarına göre ise Nevruz Hazreti Ali'nin dünyaya geldiği gündür. Nevruzla yaz günleri başlar. Tanrı yaz günlerini uzun yaratmış "bitmeyen işler" bitsin diye, kış günlerini kısa yaratmış "yetmeyen yemekler" yetsin diye. Ayrıca Tahtacılar, cuma gününü Hz. Ali'nin doğum günü olarak kabul ederler.
Anadolu'nun birçok yerinde kıştan yaza doğru gelinirken birer ay aralıkla dokuza, yediye, beşe, üçe, bire diye gösterilen günler vardır. Bu günler dokuzdan başlayarak sırasıyla Gaziantep'te; yediye ocağın sonu ile şubatın üç haftası; beşe şubatın sonu ile martın üç haftası; üçe, martın sonu ile nisanın ilk haftası bire ile nisanın sonu ile mayısın ilk haftalarını gösterir.
CENNET BAHÇELERİNDEN BİR BAHÇE, YÜREKLERDEKİ DERİN SEVDA İŞTE ARPADERESİ ARPADERESİ KÖYÜ- TAŞOVA- AMASYA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder