Erbaa'da 1942 yılında meydana gelen richter ölçeğine göre 7.0'lık depremin bugün yıl dönümü. İşte yıllar sonra ortaya çıkan bilgiler ve fotoğraflarla 20 Aralık 1942 yılında yaşanan deprem.
Erbaa'yı haritadan silen ikinci büyük deprem. 1942 yılında yine soğuk bir kış ayı. Herkes günlük rutin işleriyle uğraşırken Erbaa tarihindeki en büyük depremiyle karşı karşıya gelmiş, ortalığı bir anda tüyleri diken diken eden canhıraş çığlıklar kaplamıştır. Merkez üssü Erbaa, Niksar hattı olduğundan 1939'daki depremden daha fazla can ve mal kaybına sebep olmuş, Erbaa adeta haritadan silinmiştir. şehirde büyük hamam ile bir kaç ahşap yapı ancak ayakta kalabilmeyi başarmıştır. nahiyesi 27, merkez kasaba 308 ölü olmak üzere toplam 534 kurban vermiştir. 2295 ev yıkılmış, ayrıyeten 4 otel, 4 fırın 127 dükkan, 8 kahvehane, 13 depo ve bir mezbaha ile Belediye binası yerle bir olmuştur. 1942 depreminde 16 yangın hadisesi olmuş, tutuşan evlerin hemen hemen tamamı yanarak yok olmuştur. Aşağı Mahalle'de Osman Aksu'nun evi, evde misafir bulunan Tekel Müdürü Asaf Güngör, eşi Naşide, ambar memuru Saffet Bey ve ev sahibi olmak üzere yanmıştır.
Tabi Bu depremden Arpaderesi köyü ve civar köylerde nasibini almış. Büyüklerimizden dinlediğimiz kadarıyla Deprem kerpiç evleri çok kolay yıkmış ve köyümüzde ayakta kalan ev kalmamıştır. Yıkılan enkazların altından kendi imkanları ile çıkan köylülerimiz önce kendi ev ahalisini sonra komşularını üzerlerindeki hezenleri (ağaçlar) kaldırarak kerpiç parçalarının arasından yaralıları ve ölüleri çıkarmışlar. Köyümüzden vefat edenler köy büyüklerimizden araştırılarak aşağıdaki bilgilere ulaşılmıştır. Bu arada vefat edenleri şimdiki Pamukyolu dediğimiz Arpaderesi Köyü Küçük mezarlıktaki Musalla taşının batısındaki 7-8 metre ilerindeki alana her mezara ikişer kişi koyarak kefen yerine yatak yorgan çarşaflarla sararak defin edilmiştir. Bunun yanısıra Geçim kaynağı çifçilik ve hayvancılık olan köylerimizde depremden hayavnlarda çok zarar görmüşlerdir. Ölen hayvanlar derelere sürükleyerek kendi kaderine bırakılmıştır. .
Niksar ve Erbaa’dan hiçbir haber alınmayınca jandarma komutanını
Niksar’a yolladım. Ben de yanıma bir operatör alarak Erbaa’ya hareket ettim.
Kasabaya yaklaşırken yeni bir bina olan Boğma (Niksar-Gözpınar) karakolunun
tamamıyla yıkıldığını ve iyi bir tesadüfle jandarmaların kurtulmuş olduklarını
gördüm. Depremin dehşetini Erbaa’da anladım. Erbaa yakınındaki Aladon (Aladun -
Yeni Mahalle) ve Tepekışla köyleri tamamıyla yıkılmıştı, yer yer yangınlar
çıkmıştı. Tarla içlerinden Erbaa’ya geçtik. 16 yangın kasabayı sarmıştı. Ev
namına bir şey kalmamıştı. Herkes birbirinden habersiz ve feryat içinde idi.
Memurların bir kısmı ölmüştü. Ziraat Bankası ve İnhisarlar (Tekel) müdürleri,
sorgu hâkimi, posta muhabere memuru, nüfus kâtibi, hususi muhasebeden bazı
memurlar, bir öğretmen maalesef kayıplar arasındaydı. Enkaz bütün yolları
kaplamıştı, yangın manzaraya dehşet veriyordu.
Tabi ENKAZ ALTINDA KALANLARI KURTARMAYA ÇALIŞTIK” Vali Çağpar Çöken binalardaki
Sobalardan çıkan yangınları dehşet verici bir manzara olarak nitelendirirken
iletişimin yok denecek kadar az olduğu bölgeden iki kamyoncuyu itfaiye aramak
için gönderdiklerini belirterek şöyle devam ediyor: “Elimize geçen iki
kamyoncuyu Lâdik ve Tokat’ta itfaiye aramaya yolladık. Bir kısım asker ve
efrattan toplayabildiğimiz halkla enkaz altında kalanları kurtarmaya çalıştık.
Tokat ve arkasından Turhal itfaiyeleri pek kısa zamanda yetiştiler. Yangın
söndürüldü. Seccade ve kerestelerden yapılan sedyelerle yaralıları ayakta kalan
yegâne binaya, mektep binasına taşıdık. Sarsıntının bir bayram günü ve akşama
doğru oluşu kahvelerde ve misafirhanelerde bulunanlar arasında zayiatı çok
artmıştır. Bir iki kahveden otuzar, kırkar ölü çıkarılmıştır. Maalesef bazı
vatandaşlar yangından kurtarılamamıştır. Pazartesi sabahı 21 Aralık 1942’de
şeker fabrikaları ve civardan diğer doktorlar da Erbaa’ya yetiştiler. Köylerin
taranması, ağır yaralıların Tokat ve Samsun hastanelerine taşınması pazartesi
günü de devam etti.”( Cumhuriyet, 26 Aralık 1942). DEPREMDE KAYMAKAM VE
JANDARMA KOMUTANI GÖÇÜK ALTINDA KALDI Depremin ardından Niksar ve Erbaa’dan
bölgeye yetkililer ulaşana kadar, haber alınamamıştır. Depremde Erbaa Kaymakamı
Fazıl Kaftanoğlu ile Jandarma Komutanı göçük altında kalmış yapılan kurtarma
çalışmaları sonucu enkaz altından sağ olarak çıkarılarak görev başına
geçmiştir. TAM BİR SEFERBERLİK HALİ Erbaa depremini haber alan komşu illerin
valileri ve kaymakamların hemen harekete geçerek depremzedelere yardım elinin
uzatmaya çalışmışlardır. Amasya Valisi Talat Öncel hemen bir yardım komitesi
oluşturarak varlıklı ve hayırsever vatandaşlardan yardım istemiş, bir saat
içinde 2000 ekmek, tenekelerle pekmez, zeytinyağı ve tıbbi malzeme toplanmış ve
toplanan malzeme bir kamyonla saatler sonra Erbaa’ya gönderilmiştir. Ardından,
Vali Talat Öncel bir heyetle birlikte 22 Aralık sabahı Erbaa’ya hareket
etmiştir. Merzifon Kaymakamı da topladığı tıbbi malzeme ve gıda maddeleri ile
birlikte felaket bölgesine ulaşmıştır (Başbakanlık Cumhuriyet Arşivleri
030.10.120.849.9/24). 21 Aralıkta da Sivas Valisi nasıl bir yardım
yapabileceklerini sorması üzerine Tokat Valisi çadır istemiş, bunun üzerine
askeri birlikten alınan 50 çadır Sivas’tan Tokat’a gönderilmiştir. DEPREMDE 11
ASKER ŞEHİT Samsun Valisi Faik Türel Tümen komutanıyla birlikte Erbaa’ya gelmiş
incelemelerde bulunmuştur. Tümen Komutanının Erbaa’daki askeri birlikte yaptığı
inceleme sonucu askerin kaldığı binaların hepsinin yıkıldığı, on bir askerin
şehit olduğu, dört ağır yaralı, iki subay ve 16 erin hafif yaralandığı tespit
edildi. Askerlik Şube binası yıkılmış ama can kaybı yaşanmamıştır. Deprem
sırasında askerin akşam yoklamasında bulunması sebebiyle can kaybı sınırlı
kalmış ve şehit olan askerler kışlada istirahatta olan erler olmuştur. İLETİŞİM
YOK 7 şiddetindeki deprem çok sayıda can ve mal kaybı dışında deprem,
bölgesindeki haberleşme sistemini de ciddi hasara uğratmıştır. Tokat Valisi,
haberleşmenin sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için en az yirmi kangal telin
yanında, kaza merkezi için otuzluk bir adet ve bazı karakollar için beşer, onar
fişlik üç adet santral ile en azından on adet masa telefonunun Erbaa’ya
gönderilmesini talep etmiştir. (BCA030.10.120.849.9/6; Cumhuriyet 26.12.1942).
ERBAA EKONOMİSİ BİR GÜNDE YOK OLDU 1942 depreminde dört otel, dört fırın, sekiz
kahvehane, 127 dükkân, 13 depo, bir parti binası, bir mezbahane ve belediye
binasının yıkılması Erbaa ekonomisinin aldığı büyük yarayı gözler önüne
sermektedir. 1942 depreminde 16 yangın tespit edilmiştir. Yanan evlerin
depolarında saklanan tütünler de yanmıştır. Örneğin sadece bir evde 2,5 ton
tütün yanmıştır. 1936 yılında yayınlanan Cumhuriyet Gazetesinin Erbaa ile
ilgili yaptığı özel habere göre her yıl asgari 1.5 Milyon kilogram tütün
üretiminin gerçekleştirildiği Erbaa’da 1936 yılında 3.5 Milyon kilogram Tütün
üretimi gerçekleşeceği tahminine yer verilmiştir. 1936 yılı verilerine göre her
yıl 750 bin lira geliri sadece tütünden elde eden Erbaa için bu rakamlar Erbaa
ekonomisinin aldığı büyük yarayı gösteren önemli bir örnektir (Cumhuriyet
15.08.1936). DEPREMDEN 5 GÜN SONRA SAĞLIK BAKANI ERBAA VE NİKSAR’DA Sıhhat ve
İçtimai Muavenet Vekili (Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı) Dr. Hulusi Alataş da
23 Aralık’ta deprem bölgesine gitmek üzere Ankara’dan yola çıkmıştır.
(Cumhuriyet 24.12.1942). Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekili 25 Aralık günü
Niksar ve Erbaa’ya gelmiş, halkla görüşmüş ve ihtiyaçlarını tespit ederek
gereken talimatları verdikten sonra Lâdik’e geçmiştir. Alataş’ın ziyareti
sonunda verdiği bilgilere göre Ankara’dan deprem bölgesine gönderilen sağlık
ekipleri ve doktorların görevleri tamamlanmış ve yerlerine dönmüşlerdir.
Barakaların çevresinin temizliği ve halkın sağlığı konusunda gerekli işler için
Erbaa Hükümet doktoru ile Belediye doktoru görevlendirilmiştir. Diğer yandan
Erbaa depremzedeleri için İstanbul Kapalıçarşı yorgancılar esnafı 39 yeni
yorgan, bir yün battaniye ve 21 lira para bağışında bulunmuştur (Cumhuriyet
26.12.1942). Zileliler de ilk günlerde yardım olarak Erbaa ve Niksar’a beş ton
muhtelif erzak, iki balya giyecek eşyası, dört ton çivi yardımında bulunmuşlardır.
Bundan başka deprem bölgesinde baraka inşaatında çalışmak üzere Erbaa ve
Niksar’a on beş marangoz gönderilmiştir (Cumhuriyet 27 Aralık 1942). Depremden
5 gün sonra 25 Aralık 1942’de yapılan ilk tespitler sonrası korkunç bilanço 443
ölü, 645 yaralı tam hasarlı bina 2047, kısmen hasarlı bina sayısı ise 2017
olarak açıklandı. DEPREMDEN EN ÇOK NERESİ ETKİLENDİ? Erbaa Merkez,
Ahur(Tosunlar), Aladun(Yeni Mahalle), Andıran(Umutlu), Eriyaba(Evyaba
Mahallesi), Tepekışla, Yukarıçandır, Aşağıçandır, Hacıpazar köyleri depremden
en çok etkilenen alanlar olmuştur. İkinci derecede etkilenen yerler ise
Hayati(Doğanyurt), Mürüs (Gümüşalan), Geyne(Yoldere), Emeri(Bağpınar), Gelegin,
Küfe, Ayan, Gendekse(Ocakbaşı), Ravak(Ağaçalan), Karayaka, Ferenge(Üzümlü),
Holay(Ballıbağ), Zilhor(Karşıyaka Mahallesi), Gelendere, Sonusa(Uluköy),
Yemişen bükü(Taşova), Kızılçubuk, Fidi (Akça), Değirmenli, Çalgara(Çalkara)
köyleridir. 3.Derecede etkilenen alan ise eski ismiyle o zamanlar köy olan
Zuday köyü (Alpaslan Kasabası) olmuştur. 3000 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ Neredeyse
ayakta bina kalmayan Erbaa Depreminden öncesine dair kesin nüfus kayıtları
yoktur. 1936 yılında elde edilen verilere göre Erbaa 8-10 Bin nüfusa sahip 160
köyü bulunan bir kasabadır. 7.0’lık depremin ardından resmi kayıtlara göre
deprem 3 bin kişinin hayatını kaybetmesine sebep olmuştur. Depremin ardından
yaraların sarılması amacıyla Erbaa’nın yerinin değiştirilmesi dahil çalışmalar
başlatılmıştır. (Cumhuriyet 15.08.1936 Eski Erbaa alüvyon arazi üzerinde
kurulduğu ve Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yer aldığı için yapılan jeolojik
araştırmalar sonrası hazırlanan raporla birlikte 15 Nisan 1944’de yeni yerine
taşınmaya başlamıştır. VALİ İZZETTİN ÇAĞPAR “İHTİYARLARIN BEDDUASINI, GENÇLERİN
DUASINI ALACAĞIM” O dönemi yaşayanlar eski evlerini bırakıp Erbaa’nın yeni
yerine taşınmasını istememişlerdir. Erbaa’nın taşınma sürecini anlatırken
yaşanan zorluklar şu şekilde kaleme alınmıştır: “Eski zenginlerin evinde
mobilyalar, meyve bahçeleri, çifte havuzlar, şadırvanlar, şato gibi evler vardı.
Bunlar göçmek istemediler. 200-400 dönüm arazileri, tütünleri, ahırları vardı.
Gidenleri de caydırmağa çalıştılar.” (Bir Zamanlar Erbaa/S.101-102) Yerel ve
Merkezi Yönetimin Erbaa’nın taşınması konusundaki gayretli ve tavizsiz çabaları
Dönemin Tokat Valisi İzzeddin Çağpar tarafından “İhtiyarların bedduasını,
gençlerin duasını alacağım” şeklinde özetlenmiştir. 15 Nisan 1944 tarihinde
yeniden kurulan Erbaa’nın temeli törenle atılmıştır. Yeni Erbaa’ temelinin
atılması sırasında orada bulunan Tokat milletvekili Refik Ahmet Sevengil
hatıratında şunları yazmıştır: “İlk günlerde harabelerin üzerine yeni barakalar
yapılmasına izin verilmişti. Fakat aynı zamanda ilim hizmete koşuldu, jeologlar
gönderilerek günlerce incelemeler yaptırıldı. Kasaba yerinin dolma, çamur, alt
ve üst tabakaları çürük, daima sarsıntılarda kayacak, her zaman yıkılma
tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyleyen raporlar önünde Hükümet, kasabanın
yerini değiştirmeye karar verdi. Uzun çalışmalar sonunda yeni şehir planı
tamamlandı. Bu plana göre Ardıçtepe’de yeni Erbaa’yı kurma programının
tatbikatına başlandı. Hükümet, yolları, resmi daireleri, memur evlerini
yapacak, meydanları düzelterek yeni şehrin eksikliklerini tamamlayacaktır.
Osmancık’tan satın alınan kereste fabrikasının kurulması bitmiştir. Bugünden
itibaren çalışmaya başlamıştır. Yüz yirmi ton çivi aylardan önce hazırdı.
Koyulhisar’dan alınmış olan 7.000 metreküp kereste6 halka parasız veriliyor.
Belediyeler Bankasından ödünç alınan para yeni Erbaa’nın hususi binalarının
yapılıp tamamlanması için halka yardıma ayrılmıştır” (Ulus 16 Nisan 1944).
Temel atma töreni kalabalık bir halk kitlesi önünde yapılmıştır. Bu törende,
yeni kasabanın kereste ihtiyacını karşılayacak olan hızar fabrikası Tokat
Valisi ile Vilayet çalışanları, komşu kaza kaymakamlarının ve halkın
katılımıyla açılmıştır. Erbaa Kaymakamı, bu fabrikanın yeni kasabanın
kurulmasına yetecek kadar kereste ihtiyacını karşılayacağını belirtmiş ve
halkın şükran hislerini ifade ederek fabrikanın açılışını yapmasını Validen rica
etmiştir. Vali, fabrikanın Erbaalılara uğurlu olmasını dileyerek kurdeleyi
kesmiş ve işletmeye açmıştır. ERBAA’NIN YENİ YERİNE TAŞINMASI Eski Erbaa
alüvyon arazi üzerinde kurulmuş olup, gerek Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde
yer alması, gerekse 1942 Niksar-Erbaa deprem kırığı ve Esençay Fayı’na yakın
bir konumda bulunması nedeniyle deprem bakımından oldukça riskli bir bölgede
yer almaktadır. Erbaa’nın 1939, 1942 ve 1943 yıllarında art arda gelen
depremlerde büyük yıkıma uğraması, bulunduğu yerde şehrin ayakta kalmasının
mümkün olmayacağı, taşınmasının kaçınılmaz olduğu fikrini uyandırmıştır. 1943
depreminden sonra 1944 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla Erbaa’nın bulunduğu
yerden güneye (“Ardıçlık” olarak adlandırılan yere) taşınması
kararlaştırılmıştır. Taşıma işine devlet öncülük etmiştir. Depremlerden önce
yaklaşık 800 civarında hanenin bulunduğu tahmin edilmektedir. Depremden 6 yıl
öncesine kadar 8-10 bin nüfusa 160 köye sahip Erbaa’da depremlerle birlikte,
geniş aileler birkaç parçaya bölünerek küçük barakalarda ayrı ayrı kalır. Yeni
Erbaa’ya taşınıldığında, bu kişiler yine ayrı ayrı kalma arzusunu gösterince,
mesken talebinin 1100 haneye çıktığı zamanın Erbaa Kaymakamı Enver Saatçigil
tarafından belirtilmektedir. Bakanlar kurulunca verilen yer değiştirme yolundaki
karar yer değiştirme sebebini de aydınlatır. Komisyon kollarının tetkik ve
faaliyetini gösteren raporlara göre: Deprem bakımından fay hatlarına yakın olan
ve onların üzerinde bulunan yerlerin terk edilmesi, Deprem hatlarına nispeten
uzak ve fakat zemini zelzeleye mukavim olmayan yerlerin yasak bölge ilanı
talimatnamesine tamamen uygun olması keyfiyetleri prensip olarak kabul
edilmiştir. Zaruret gereği artık fay hattının iki kilometre kadar uzağındaki
Ardıçlık mevkiine taşınma hazırlıkları başlamıştır. Alman bir şehir plancının
kısa sürede hazırladığı imar planı planlı ve metotlu şekilde yeni şehrin
kurulmasına imkan vermiştir. Depreme dayanıklılık açısından daha uygun bir yer
seçilmiştir eski Erbaa’nın yer aldığı Kelkit ırmağının yakınındaki alüvyon
zeminden nispeten daha dirençli zemine taşınılır. Eski yerleşim yerinden fazla
uzaklaşılmadığı için halkın kendilerine ait olan tarım alanlarından
faydalanmasında bir sıkıntı yaşanmamış, tarım arazileri el değiştirmemiştir.
Çevre il ve ilçelerle ulaşım bağlantısında eski yerleşim yerinden fazla
uzaklaşılmadığı için sorun yaşanmamıştır. Yeni yerleşim yerinin seçiminde içme
ve sulama suyu temini de etkili olmuştur. İmar planının uygulanmasına başlanır.
Yaşanan depremlerin fakir düşürdüğü halkın hükümet desteğine ihtiyacı vardır.
İmar planının tatbikatında amme hizmetlerinin tesis ve işletilmesinde, fakir
halkın taşınmasında dönemin hükümeti elinden gelen her türlü fedakarlığı
gösterir. Esasen bu ilgi ve yardım Erbaalıların yaralarını çabucak sarmasına
imkan vermiş, kısa zamanda 1100 haneden ibaret eski kasabanın büyük bir bölümü
bu suretle yeni Erbaa’ya taşınmış yuvalarını kurmuşlardır. O vakitler gençlik
çağlarında olan Ahmet Bulut taşınma sürecini şu sözlerle anlatır: “Alman şehir
plancının yaptığı planın uygulanmasına Ali Bey refakat ediyordu. Ziya
Kasnakçıoğlu ve Enver Saatçigil’in büyük fedakarlıkları oldu. Her haneye ihale
tahsis yapıldı. Kızılay tarafından halka büyük yardımlar yapıldı. Kızılay
başkanı Eşref Yıldırım idi. İverönü, Geyne ve Taşova’daki taş ocaklarından
halkın tamamına taş yardımı yapıldı. Kereste fabrikası kuruldu. Her aileye taş
yardımı yapıldı ama kereste yardımı yapılmadı. Halkın bir kısmı kereste
ihtiyacını eski yıkıntılardan karşıladılar. Tomruklar Koyulhisar’dan Kelkit
çayına bırakıldı. Tomruklar ırmaktan Erbaa’ya ulaştı. Tespit edilen ailelere
kereste yardımı yapıldı. Mimar Ali Aksu vardı, kendisi aslen mimar değildir.
Fakat hazır planları halka dağıttığı için halk kendisine mimar derdi. Kasabanın
nirengi noktaları tespit edildi. Halka arsalara göre deprem tipi evlerin (8x8,
10x8, 10x10, 10x11, 12x12) hazır planları dağıtıldı. Ardıçlık mevkii eskiden
bağ evlerinin olduğu bir yerdi. Buraya taşınılınça Gümüşhane’den taş ustaları,
Karadeniz sahilinden ahşap ustaları geldiler, binlerce usta. Şehir şantiye
alanıydı. Hükümet konağı, sağlık ocağı 161 tane de lojman yapıldı.” Yeni imar
planına göre 15 Nisan 1944’te Kaymakamlık konağından başlayarak Çomooğlu
bağında ilk temel atılır. Hükümet mahallesi şehir merkezinde bütün
teferruatlarıyla kurulur ve bir ana caddeyle istasyona bağlanır. Kara Ali Diki
çevresindeki saha yazlık ve villalar için ayrılır. Deprem sebebiyle Kızılay
genel merkezi eliyle yapılan eşya ve para yardımlarını halka deprem ve yardım
komisyonu dağıtır. Prensip olarak para yardımından ziyade malzeme yardımı
yapılır. Yapılan taş yardımları evlerin temellerinin atılması içindir.
Yardımlar belli bir sıra gözetilerek yapılır. Taş yardımı alı temelini
bitirmeyenlere sair yardımlar verilmez. Bu tertibe özellikle riayet edilmesinin
sebebi 2. Dünya harbinin etkileri yüzünden verilen yardımların başka
maksatlarla elden çıkarılmasını engellemektir. Kızılay ödeneği ile fakir halka
dağıtılmak üzere 120 küçük tip ev, 18 memur evi, hükümet konağı, bir ilkokul,
kaldırım inşaatları için de altmış bin liralık yardım yapılır. Yeni yerleşim
yerine taşınılmasını hızlandırmak için bir hızar fabrikasının getirilip
Erbaa’ya kurulması imkan sağlar. Gerek halkın gerekse kamu binalarının kereste
ihtiyacı bu şekilde karşılanmıştır.
TARİHİ ARAŞTIRMALAR, BELGESELLER
KAYNAK:https://www.habererbaa.com/erbaa/yillar-sonra-ortaya-cikan-bilgi-ve-belgelerle-1942-erbaa-depremi-h3524.html
CENNET BAHÇELERİNDEN BİR BAHÇE, YÜREKLERDEKİ DERİN SEVDA İŞTE ARPADERESİ
ARPADERESİ KÖYÜ- TAŞOVA- AMASYA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder