İnsanın
hayatını yönlendiren öyle değerler vardır ki bunlar hiçbir asır yok edilemez.
Belki niteliği kısmen değişir, görünüşü farklılaşır fakat asla tamamen yok
edilemez.
Dostluk bu değerlerden biridir. Belki de en önemlisi.
Peki “DOSTLUK” nedir ?
Yaşamı başkalarıyla paylaşma sanatıdır diyebiliriz kısaca.
Neşe pırıltılarıyla etrafını aydınlatmak, kederli anlarında teselli kabul etmek, gücü yettiğince yardıma koşmaktır darda kalanlara: ama hiçbir karşılık beklemeksizin.
Köylerimizde dedelerimizden kalma gelenek ve törelerimizle iç içe yaşıyorduk. Birlikte gülüyor, birlikte ağlıyorduk, acılarımızı ve sevinçlerimizi birlikte paylaşıyorduk. İmece dediğimiz dostluk müessesesi ile tek kişiyle veya aileyle başarması güç işleri bir çırpıda hallediyorduk.
İmece usulünde, yaşlı ninenin, kocası askerde bulunan gelinlerin, çalışamayan hastaların tarlaları sürülmekte, harmanları kaldırılmakta idi.
Düğün yapılacaksa her ev ayrı bir mutfak idi konuklara hizmet için. Cenazesi varsa kur’an-ı Kerim okutulmakta idi odalarda ruhları şad için.
Uzun yıllar önce bizler köylerimizden göç ederek şehirlere akmaya başladık. O güzelim doğayı, tertemiz havayı, içimine doyum olmayan soğuk suları bırakıp neden gelmiştik şehirlere?
Evet bütün bunları ve en önemlisi yardımlaşmanın, dayanışmanın, kardeşliğin kısacası dostluğun en yüce değerler olduğu ata yadigarı topraklardan neden ayrılmıştık?
Bizleri gurbete gönderen nedenler çoktu elbet. Kimi yerde ekime elverişli veya yeteri kadar toprak yoktu. Kimi yerde toprak var su yoktu en önemlisi de bu sorunların çözümünde yol gösterecek öncü yoktu beklide.
Bütün bu yokları görünce önce erkekler düştük gurbetin yollarına. Sonra da eşimizi, çocuklarımızı, ailelerimizi sürükledik peşimizden. Artık yaşadığımız, doyduğumuz bir yer seçtik kendimize.
Bu yerin adı kimimiz için İstanbul kimimiz için Ankara,İzmir vb. Artık bu yeni yerimizde çocuklarımızı yetiştirmeye, kızlarımızı gelin etmeye, oğlumuzu evermeye, sokaklarında yürümeye, işimizi kurmaya, camisinde ibadetlerimizi yapmaya başladık.
İşte yukarıda bahsettiğim bu değerleri artık buralarda birlikte yaşatalım.Buralar bizim yaşadığımız, doyduğumuz eğlendiğimiz, üzüldüğümüz hülasa yaşamı birlikte paylaştığımız çocuklarımızı ortak alanlarında büyüttüğümüz şehirler oldu bizlere.
Yazımın başlığı olan “komşuluk, dostluk, teşekkür, yardımlaşma” değerlerini daha da pekiştirerek, geliştirerek yaşatabiliriz şehirlerimizde. Bizler Arpaderesi köyü özelinde kocaman bir aileyiz. Bunu bir kez daha gösterelim Arpadereli olmanın farklılığını kibirden uzak lakin gurur ile Dua ve sevgiyle kalın… İrtibat: yalcinlimon1@gmail.com
Yalçın LİMON
CENNET BAHÇELERİNDEN BİR BAHÇE, YÜREKLERDEKİ DERİN SEVDA İŞTE ARPADERESİ ARPADERESİ KÖYÜ- TAŞOVA- AMASYA
Dostluk bu değerlerden biridir. Belki de en önemlisi.
Peki “DOSTLUK” nedir ?
Yaşamı başkalarıyla paylaşma sanatıdır diyebiliriz kısaca.
Neşe pırıltılarıyla etrafını aydınlatmak, kederli anlarında teselli kabul etmek, gücü yettiğince yardıma koşmaktır darda kalanlara: ama hiçbir karşılık beklemeksizin.
Köylerimizde dedelerimizden kalma gelenek ve törelerimizle iç içe yaşıyorduk. Birlikte gülüyor, birlikte ağlıyorduk, acılarımızı ve sevinçlerimizi birlikte paylaşıyorduk. İmece dediğimiz dostluk müessesesi ile tek kişiyle veya aileyle başarması güç işleri bir çırpıda hallediyorduk.
İmece usulünde, yaşlı ninenin, kocası askerde bulunan gelinlerin, çalışamayan hastaların tarlaları sürülmekte, harmanları kaldırılmakta idi.
Düğün yapılacaksa her ev ayrı bir mutfak idi konuklara hizmet için. Cenazesi varsa kur’an-ı Kerim okutulmakta idi odalarda ruhları şad için.
Uzun yıllar önce bizler köylerimizden göç ederek şehirlere akmaya başladık. O güzelim doğayı, tertemiz havayı, içimine doyum olmayan soğuk suları bırakıp neden gelmiştik şehirlere?
Evet bütün bunları ve en önemlisi yardımlaşmanın, dayanışmanın, kardeşliğin kısacası dostluğun en yüce değerler olduğu ata yadigarı topraklardan neden ayrılmıştık?
Bizleri gurbete gönderen nedenler çoktu elbet. Kimi yerde ekime elverişli veya yeteri kadar toprak yoktu. Kimi yerde toprak var su yoktu en önemlisi de bu sorunların çözümünde yol gösterecek öncü yoktu beklide.
Bütün bu yokları görünce önce erkekler düştük gurbetin yollarına. Sonra da eşimizi, çocuklarımızı, ailelerimizi sürükledik peşimizden. Artık yaşadığımız, doyduğumuz bir yer seçtik kendimize.
Bu yerin adı kimimiz için İstanbul kimimiz için Ankara,İzmir vb. Artık bu yeni yerimizde çocuklarımızı yetiştirmeye, kızlarımızı gelin etmeye, oğlumuzu evermeye, sokaklarında yürümeye, işimizi kurmaya, camisinde ibadetlerimizi yapmaya başladık.
İşte yukarıda bahsettiğim bu değerleri artık buralarda birlikte yaşatalım.Buralar bizim yaşadığımız, doyduğumuz eğlendiğimiz, üzüldüğümüz hülasa yaşamı birlikte paylaştığımız çocuklarımızı ortak alanlarında büyüttüğümüz şehirler oldu bizlere.
Yazımın başlığı olan “komşuluk, dostluk, teşekkür, yardımlaşma” değerlerini daha da pekiştirerek, geliştirerek yaşatabiliriz şehirlerimizde. Bizler Arpaderesi köyü özelinde kocaman bir aileyiz. Bunu bir kez daha gösterelim Arpadereli olmanın farklılığını kibirden uzak lakin gurur ile Dua ve sevgiyle kalın… İrtibat: yalcinlimon1@gmail.com
Yalçın LİMON
CENNET BAHÇELERİNDEN BİR BAHÇE, YÜREKLERDEKİ DERİN SEVDA İŞTE ARPADERESİ ARPADERESİ KÖYÜ- TAŞOVA- AMASYA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder