Bizim çocukluğumuz köyümüzde geçti. Kendimiz uzakta olsak ta kopmadık.
Bizim nesil geçmiş ile gelecek arasında köprü oldu. Biz harmanı, döveni,
kağnıyı yaylayı,
hamuru, çamuru gördük. Şimdide teknolojinin hızlı gelişmesiyle, Cep telefonu,
görüntülü telefonu, bilgisayarı, interneti, ışınlamayı görüyoruz. Memleketimiz
güzel vatanımızın havasını soluyarak, dağınba bayırında, bağında bahçesinde
koyun, kuzu, kömüş, inek, güderek, Yaylaların soğuk sularını içerek, yaylalarda
mantar toplayarak, ebemizin dedemizin dizinin dibinde şevkatle kucaklamaları
ile
büyüdük, Çünkü Anamız babamız ve akrabalarımız köyde yaşıyorlardı. Şimdi
imtihan
başladı.
Anamız ve Babamız hakkın rahmetine kavuştu.
Ama Ben inanımıyorumki
onların ruhu hala o evimizin önünde, bayramda ellerini öptürmeye bekliyorlar.
Babam şimdi bostana geçip en güzel Elmaları Armutları töngellleri toplamış,
cevizi ceplerine doldurmuş torunlarına vermek için bekliyor. Oğlum nerdesiniz
insan bir arar telefon eder. Öldük diye ayaklarınız burdan niye kesiliyor diyor
sanki. Bedenimiz ölse bile Biz burdayız oğul Ananız sütlüyü kara yuvarlak un
helvasını, Sini Böreğini yaptı gelin oturun şu sofra başına diyor. hepiniz bir
arada öpün elimi diyor. Hey gidi çetenin Üseyin nerde kaldı Hacıahmet dayının
dönemi, Kömüşler- Kömüş öküzleri, demir zelveler, kağnılar, etraftaki
akrabaların. Biliyorum her bayramda olduğu gibi her zaman sizlerin ruhları
köyümüzde, bağımızda, bahçemizde, Düzlerdeki tarlalarımızda, faravgadaki bayır
bacak tarlalarımızda geziyor. Bunu biliyorum, hissediyorum. Sevgili Köyümün
Güzel insanları biz bu ruhla yaşadık, yaşatmaya çalışıyoruz. Köy iki kuru
toprak
iki dere , iki tepeden ibaret değil. Bunu bilesiniz. Üç evladım var. Cümlesiyle
Allah bağışlasın. Onları Köyüne, vatanına sevdalı yetiştirmeye çalışıyorum. 7
yaşında küçük bir evladım var, evde bilgisayarın başına oturunca baba çabuk
köyümüzü aç diye köyümüzün sitesini açtırıyor. Ondan ben büyük dersler
alıyorum.
Keşke şu çocuktaki köy sevdasının yarısı bende olsa diyorum. Belki köyün ne
demek olduğunu bile bilmez. Boş mekanlar bile olsa İmkanlar çerçevesinde
gitmeye, götürmeye çalışdım. Sırf memleketini, öz vatanını unutmasınlar,
büyüklerini tanısınlar diye, emmioğlum Savaş Şimşeğin dediği gibi bir şey
anlamasalarda, küçük diye es geçmeyelim.
O Çocuklar geleceğimiz, Arpaderesinin,
atalarına Fatiha okuyan hayırlı evlatları olacaklar. O küçücük çocuklarımıza
öyle bir sevgi ve köyümüze hasreti aşılayalım ki gidemesekde onların küçücük
beyinlerine kazıyalım. O küçükken bizlerin beyinlerine kazınan Sılayı Rahim
sevdası bir türlü unutulmuyor bak. İnşallah ilk fırsatta köyümüze koşacağım.
Ama
Köyümün güzel insanlarından şunu istiyorum. çeşitli bahanelerle , (Ona kızdım,
buna darıldım. Ahmet Şimşek bana şunu dedi, Mehmet bana bunu dedi, gözün
üstünde
kaşın var gibi ) birbirimizden kopmayalım. Bakın Bizim ortak bir birliğimiz
var.
Aynı topraklar üstünde doğup büyüyen Oranın havasını teneffüs eden büyüklerimiz
atalarımız var. Belki Köyün adını sadece duyan kardeşlerimiz fırsat buldukça
köye ve köyümüzün insanlarına, Köyümüzün sesi olan Arpaderesikoyu.com adındaki
sitesine koşuyor. Bu bizlere ders olsun ve Atalarımızın kemiklerini sızlatmayalım olurmu? Kusurlarımızı
Rabbimin rahmeti gibi örtelim. Birbirimizin kusurlarına bakmayalım. Mevlana gibi Cihan şümül olalım. Herkesi ama herkesi, kardeşlerimizi, Büyüklerimizi, küçüklerimizi bağrımıza basalım. Hani unutupta yeniden gündeme getirdiğimiz, güzel geleneğimiz Cami önüne sofra çıkarma gibi güzel geleneğimizi yaşattığımız gibi, kardeşliğimizide tekrar yaşatalım..
Ahmet ŞİMŞEK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder